Tasarım harikası Kopenhag/Danimarka gezi rehberi…
Yine bir İskandinav, yine bir Nordik…
Nasıl en mutlu ya da bu listenin sürekli üst basamaklarında olunabilir? Bunu merak ettik işte biz de… En kılcal damarlarımıza kadar içimizde yer ettirdiğimiz İskandinavların en güneydekinde sıra. Sadece mutlu değil, en etkileyici mimarisi ve harikulade tasarım detayları olanında. Bekle bizi Kopenhag!
Uçuş süresi 3 saat. İstanbul’dan Danimarka’nın başkenti Kopenhag’a direkt uçuşla bu sürede ulaşıyoruz. Havalimanına girdiğimizde ise istikamet pasaport kontrolü. Danimarka, ülkemiz vatandaşlarından vize isteyen ülkeler arasında. (Yeşil pasaportunuz var ise vizeye ihtiyacınız yok.) Ülkeye giriş yaptıktan sonra ülkede olduğunuzu, ten renkleri beyaz, saçları sarı ve boyları uzun olan insanların çevrenizde artan sayısı ile net bir şekilde anlayabilirsiniz. “Evet bir İskandinav ülkesindeyiz”. Ve işte Tasarım harikası Kopenhag gezi rehberi…
Kopenhag için en iyi zaman?
Danimarka’da hava durumu genel olarak soğuk. Kopenhag’ı gezmek için seçilebilecek en güzel mevsim yaz. Mayıs ayından, eylül sonuna kadar ortalama sıcaklık; gündüz 20-25, geceleri ise 15 derece civarlarında. Aynı zamanda yaz aylarında gittiğinizde, karanlık kış sonrası aydınlık günleri bulabilirsiniz. Yazın ortasında gelseniz de, üşütmeyen ama neden üzerine bir şey almadın sen? dedirten serinliğe dikkat!
Sanki üzerinize düşecek kadar yakın görünen güneş 1 saat içerisinde yerini karanlık ve hafif yağmurlu bir havaya bırakabilir. Bu yüzden havanın çok değişken olabildiğini göz önünde bulundurarak, uzun süreli evden çıkışlar öncesinde mutlaka hava tahminlerine bakmalı ve en azından yanınıza uzun kollu bir kıyafet ve bir şemsiye almalısınız. (Hava tahminleri için, bizim kullanıp çok memnun olduğumuz siteye buradan (https://www.yr.no/place/Denmark/Capital/Copenhagen/) ulaşabilirsiniz.
Kopenhag Havalimanı’ndan şehre nasıl ulaşılır?
Kopenhag Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşım için en güzel yol tren. Biniş yeri hemen alt katta 3 numaralı terminalde. Biletini otomatlardan alabilirsiniz. Bu otomatlarda kredi kartları ve sadece bozuk para geçtiğini bilmenizde fayda var. Trenler her 10 dakikada bir kalkıyor ve şehre ulaşım yaklaşık 13 dakika sürüyor.
Alternatif olarak şehre ulaşım otobüs ve taksilerle sağlanmakta. Ancak hem terminale yakınlığı, hem hızlılığı, hem de ucuz olması treni diğerlerinden daha mantıklı kılıyor.
Kopenhag pahalı bir yer mi?
Evet pahalı. Hatta Danimarka, en pahalı ülkeler arasında 6. sırada. Bu pahalılığın yanı sıra gelişinizi bizim gibi havanın en sıcak ve günlerin en aydınlık olduğu Temmuz ayını tercih ederseniz “evet pahalı” az kalabilir bilginize. Kullanılan para birimi “Danimarka Kronu”. Ülkemizden dahi temin edilebilir veya havalimanında kolayca bulabilirsiniz. Nakit çok ihtiyacınız olur mu emin değilim, çünkü en ufak işletmede dahi geçerli olan kredi kart kullanımı çok yaygın. Neredeyse nakde hiç ihtiyacınız kalmayacak seviyede ama az da olsa yanınızda bir miktar bulundurmakta fayda olabilir.
Kopenhag’da nerede kalınır?
Aslında şehir göz korkutacak kadar büyük, bir ucundan diğerine saatler sürecek tarzda devasa olmadığından istenilen yerinde kalınabilir. Ama en merkezi bölgeler ise Vesterbro ve Norrebro. Tüm toplu taşıma ağlarının bulunduğu ve her türlü mekanları kolayca bulabileceğiniz bu iki bölge ilk tercih olabilir.
Dizayn ve tasarımda dünya genelinde kendini kanıtlamış Danimarka’ya geldiyseniz, konaklama için ilk tercihinizin otellerden ziyade evler olmasını tavsiye ederim. Birbirinden güzel konseptli ve farklı evlerde kalarak, sıradanlıktan öte, yepyeni fikirler ile ülkeye dönüş yapabilirsiniz. En güzel evleri ise AIRBNB’de bulmanız mümkün.
Kopenhag’da yeme, içme nasıl?
Akıllara sıra dışı yiyecekler gelmesin. Elbette bu çok iddialı bir cümle fakat en azından çok çeşitli bir mutfak olmadığınızı bildirmek isterim. Ama akıllara şu gelebilir; “raw food” akımı yani “organik beslenme”. Dünya mutfağını, İskandinav mutfağı ile birleştirip, organik olarak sunan Danimarka mutfağına buyurun. (İkaz! domuz eti kullanımı oldukça yaygın, eğer bu konuda hassasiyetiniz var ise dikkatli olmanızı tavsiye ederim.) Peki Kopenhag’da ne yenir?
*Smørrebrød; Eskiden çiftçi ve fabrika işçileri için uygun fiyatlı sunulan bir öğle yemeği tercihi iken şu anda Danimarka’nın en popüler yemekleri arasında. Yemek dediğime bakmayın, tam olarak üzerine doğal malzemeler konularak yapılan açık bir sandviç. Sandviç diyerek de asla küçümsemeyin, son dönemde adeta bir sanat eseri halinde sokulmuş durumda.
*Frikadeller; Balık, domuz eti ve sığır etinden yapılan bir çeşit köfte. Soğan ile sunuluyor. Damak tadınıza göre olanı tercih edebilirsiniz.
*Herring (Ringa balığı); İskandinavya’nın olmazsa olmazı. Deniz ürünü aşığıysanız mutlaka denemelisiniz. Evet çok süper bir balık değil belki ama yanında sunulan tereyağlı ekmeği ile elde edeceğiniz tadı çok seveceksiniz.
*Grod (Porridges); Daha çok kahvaltılarda tüketilen yulaf lapası. İçerisinde krema, meyveler, kuruyemiş ve şuruplar bulunabilir. Danimarkalıların kahvaltıda en çok tükettiği besin olmasından dolayı birçok yerde kolayca bulabilirsiniz.
*Tarteletter; Tavuk ve kuşkonmazın harika uyumu desek yanlış olmaz. Turta içerisine konulan bu ikili ve saz arkadaşları olan tereyağ, beyaz sos ile yapılan bu yemeği neredeyse her restoranda bulabilirsiniz.
Danimarkalıların unlu mamülleri/pastane konusunda çok iyi olduklarını eminim duymuşsunuzdur. Bu sektörde ne kadar başarılı olduklarını, o güzel mamülleri yerken anlayacaksınız. Ne buluyorsanız yiyin, gerçekten hepsi çok ama çok güzeller!
Peki bu listedekileri bulabileceğimiz en güzel restoranların, cafelerin bazıları hangileri derseniz;
Danimarka/Kopenhang gezi rehberlerinin çoğunda bulunan arşiv yerlerin dışındaki mekanları aktarıyorum, hazır olun;
*Gro Spiseri; Çatıda, çok değişik ve hoş bir yer. Kendi sebzelerinin kendileri yetiştiriyor. (https://www.grospiseri.dk/)
*Kødbyen; 1600’lü yıllarda hayvan pazarı olarak kurulan, daha sonra et pazarı olarak hizmet veren Kødbyen; birçok hoş restaruant ve cafenin bulunduğu eğlenceli bir olduğu yer. Büyük çoğunlukla et ürünlerini bulabileceğiniz şehrin göbeğindeki bu merkezde aynı zamanda sanat galerileri de sizi bekliyor.
*Atelier September; Aslına bakılırsa biraz abartılmış bir yer fakat avokadolu tostunu yedikten sonra düşüncelerinizi yenileyebilirsiniz ? (https://cafeatelierseptember.com/in-english/)
*Conditori La Glace (https://laglace.dk/en/)
*Juno Bakery (https://www.instagram.com/juno_the_bakery/)
*Lille Bakery (https://www.lillegrocery.com/)
*Andersen Bakery (https://andersen-bakery-eu.dk/)
*Gorilla (https://www.restaurantgorilla.dk/)
*Mikkeller Friends (https://mikkeller.com/locations/mikkeller-and-friends)
*Holms Bager (http://www.kbh-bagerlaug.dk/Find-bager/Holms-Bager.aspx)
Bunların yanında şehirde bulunan tüm cafeler sizi tatmin edecektir bana güvenin ? O yüzden herhangi birinin adını yazmıyorum. Birbirinden farklı konseptleri ve harika kahveleri ile bu cafelerde kendinizi şımartabilirsiniz.
Peki bu tasarım harikası şehir, Kopenhag’da nereler gezilir?
*Radhaus Meydanı; Kendinize nirengi noktası olarak belirleyebilirsiniz. Diğer Avrupa şehir meydanlarına nazaran küçük ama üzerindeki sokak sanatçıları ve müzisyenler sayesinde oldukça hareketli bir meydan.
*Stroget Caddesi; Avrupa’nın taşıt trafiğine kapalı en uzun alışveriş caddesi. Cadde üzerinde birbirinden güzel ve el değmemiş eski binalar ve alt katlarında da daha çok İskandinav markaların olduğu dükkânlar bulunuyor. Burası Kopenhag’ın İstiklal Caddesi desek yeridir. Kalabalık ve oldukça hareketli. Cadde uzun olunca, üzerinde barındırdığı meydanlar da bir hayli fazla oluyor. Güzel güzel cafeleri bu meydanlarda bulabilir ve bizim gibi yürümekten yorulduğunuzda kısa molalar verebilirsiniz. Eğer çocuklu iseniz veya seviyorsanız, cadde üzerindeki Lego mağazasını görmezden gelmeyin.
*Nyhavn; Kopenhag’ın kalbi. Yani “Kopenhag merkez”. Kopenhag’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında. Kopenhag kartpostallarının olmazsa olmazı Nyhavn; 1600’lü yıllardan günümüze kadar ayakta kalan rengarenk evlerin, yan yana dizilerek sizlere gülümsediği minicik bir liman. O kadar güzel ki burada çekeceğiniz yüzlerce fotoğraf bile size az gelecektir.
*Christiansborg Sarayı;
Şehrin en görkemli saraylarından. Halen kraliçenin aktif olarak kullanmakta olduğu bu sarayda, kraliyet ailesinin yanı sıra, Danimarka Parlamentosu ve başbakanlık ofisi de bulunmaktadır. Sarayın ihtişamının yanı sıra, ücretsiz olarak çıkılan, 106 metre uzunluğundaki kulesi de görülmesi gereken yerlerden. Şehri en iyi kuş bakışı görebileceğiniz bu noktayı kaçırmamanızda fayda var. Unutmadan kule pazartesi günleri hariç, her gün açık.
*The King’s Garden; Şehirde yeşile doyacağınız en büyük park. Kapısından girişte bir ormana giriyormuşsunuz hissi yaratan bu yere park deyip geçmemekte fayda var. Sayısız ağaçlarının yanında, barındırdığı tarihi binalar ve eserler sayesinde bir nevi açık hava müzesi. Bunlardan en önemlisi ise hiç şüphesi Rosenborg Kalesi. 1600’lü yıllarda kır evi olarak inşa edilen bu kale ile orta çağda kısa bir gezintiye çıkabilirsiniz.
*Rundetaarn Kulesi; 1700’lü yıllardan kalma astronomik gözlem kulesi. Halen de gözlem kulesi olarak kullanılmakta olan kulenin spiral merdivenlerinden tepesine çıkıp şehrin manzarasını seyredebilirsiniz. Bu arada bu merdivenler sayesinde, kulenin yerden yüksekliğinin 36 metre olmasına karşın, kat ettiğiniz yol 209 metre.
*Tivoli Bahçeleri;
Kopenhag’ın olmazsa olmazları içinde, üst sıralarda bulunan Tivoli Bahçeleri’nde sıra. Burası 1800’lü yıllarda inşa edilmiş bir tema park. İçerisinde lunaparktan, konser alanlarına, bol miktarda restoran ve cafelere kadar sizi mutlu edebilecek her şey mevcut. Park 1800’lü yıllarda kurulduğu için daha nostaljik şeyler görebilme imkanınız da var. Hatta şunu da söyleyelim, dünyanın en eski ikinci parkı. O kadar uzun yıllar hayatta olduğundan ilginç olaylar da başına gelmiş bu Tivoli’nin. 1944’te Nazi’lerin yakması, ardından kısa süre sonra yeniden onarılması, Michael Jackson’un satın alma girişimleri, Walt Disney’in buraya gelip, buralardan tecrübeler alması vb.
*Küçük Deniz Kızı Heykeli; Öncelikle sıra dışı bir şeyin sizi beklemediğini biliniz. İngilizce adıyla “The Little Mermaid”. Carslberg’in sahibi olarak da tanıyabileceğiniz Carl Jacobsen’in, Kopenhag’a “küçük” (epey küçük) bir hediyesi. Popülerlik bu olsa gerek. Görünce, “bu mu?” tepkisini vermeniz neredeyse garanti. Şehrin simgesi haline gelmiş bu heykeli eğer ki bisikletiniz yoksa, emin olun görmezseniz hiç bir şey kaybetmezsiniz. (Buralara kadar geldiyseniz eğer şu yerleri de görmeden dönmeyin bari; Gefion Çeşmesi, St. Alban Kilisesi, Kastellet.)
Bisiklet demişken, Kopenhag’ın dünyada en fazla bisiklet kullanılan, araç sayısından daha fazla bisiklet olan ve en bisiklet dostu şehri olduğunu biliyor muydunuz? Evet bilinenin aksine bu birincilik Kopenhag’a ait. Şehir, boylu boyuna bisikletle gezilebilecek tarzda bisiklet yollarına sahip. Kopenhag’ı gezmenin en güzel yollarından birisi de doğal olarak bisiklet. Kolayca kiralama yapacağınız dükkanları her yerde bulabilir, hatta gitmeden önce rezervasyon bile yaptırabilirsiniz. (Kiralarken size bir form veriliyor ve bu form doldurmanız isteniyor. Formda temel bilgilerinizin yanı sıra pasaport bilgileriniz de mevcut. Daha önce Kopenhag’da bisiklet deneyiminiz yok ise kurallar hakkında kısa bir brifing bile veriliyor.)
*Frederiksberg Bahçeleri;
Belki de Danimarkalıları en mutlu insanlar yapan temel etkenlerden biri de, sahip oldukları birbirinden güzel parklar. Bunlardan bir diğeri de burası. Binaların arasından açılan sihirli bir kapı ile tıpkı Alice’in harikalar diyarına girmesi gibi kendinizi yeşilliğin içerisinde buluyorsunuz. Park o kadar büyük ki, içerisinde Kopenhag Hayvanat Bahçesi, Frederiksberg Sarayı ve Kilisesi, otel, restoran, cafeler ve hatta ufak bir şelale de bulunmakta.
*Danimarka Milli Müzesi; Eğer özellikle bir Viking sevdalısı ve Danimarka tarihini ben çok merak ederim diyorsanız tam size göre bir yer. Ayrıca müzede, insanlık tarihine dair birçok eser, kalıntı ve bilginin yanı sıra, doll bebek meraklılarına hitap eden bölümleri ziyaret edebilirsiniz.
*Amalienborg Sarayı; Kraliyet ailesinin halen içinde yaşadığı, buna rağmen belli bölümlerini yine de gezebilme şansınızın olduğu saray. Hem kraliyetin nerede yaşadığını görmek, hem Danimarka tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmek için uğrayabilirsiniz. Ayrıca bir turist klasiği olan askerlerin nöbet değişimini burada bulabilirsiniz.
*Danimarka Designmuseum; Danimarkalıların en iyi oldukları tasarım ve dizayn hakkında detaylı bilgi vermek için oluşturulmuş müze. Tasarım odaklı olmasının yanısıra, geçici olarak açılan sergiler de buraya gelmeniz için sebep olabilir. Zamanınız var ise kaçırılmayacak yerlerden.
*Frederik’s Kilisesi; Şehrin en ikonik simgelerinden birisi. Mermer kubbesini neredeyse şehrin her yerinden görebilirsiniz. Kilise gezmeyi sevenlerdenseniz burası tam sizlik.
*Superkilen Park; Bir parktan fazlası nasıl olur acaba derseniz işte buraya alalım sizi. Eğer fotoğraf çekmeyi seviyor ve bunu parkta yapmak istiyorsanız Superkilen Park sizin için en güzel yer. Özellikle çizgili alanlar görülmeye değer.
*Ny Carlsberg Glyptotek Müzesi; Müze severler burada mı? Kopenhag’ın en güzel müzelerinden bir diğeri. Antik dönemden kalma Akdeniz kültürlerinin yanı sıra 19. yüzyıl Fransız ve Danimarka sanatına da adanmış bir müze. Harika eserlerin yanında fantastik kış bahçesi ve cam tavanı ile siz ziyaretçilerini bekliyor. Unutmadan Salı günleri ücretsiz ?
*Visit Carlsberg;
Kullanın veya kullanmayın, dünyaca ünlü bira markası Carlsberg’in doğum yeri olan fabrikayı ziyaret edebilir, hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz. Hele ki bira sever birisi iseniz burası sizin için tam bir cennet. Girişindeki filli kapısı ise başlı başına buraya gelme sebebiniz olabilir.
* The David Collection Müzesi; İlk iki katında Danimarka ve Avrupa eserlerini, 3 ve 4. Katlarda ise İslam coğrafyasına ait eserleri bulabileceğiniz, çok popüler olmayan ama meraklısını çok mutlu edebilecek türden bir müze. Ayrıca dünyanın en eski Kuran’ı Kerim’lerinden bir tanesini burada bulmanız mümkün.
*Brumleby; Hani fotoğrafını görürsünüz bir yerin ve oraya gitmek istersiniz, işte Brumleby tam da öyle bir yer. Etrafı duvarlar ile çevrilmiş, ikişer katlı, sarı ve beyaza boyanmış, dikdörtgen şeklindeki binalar içerisinde oturan halkın çocukları için yapılmış bu sanat eseri park. Çocuklu olmasanız dahi içinizdeki çocuksu ruhu açığa çıkaracağı kesin. Bir bakın internetten, gitmezseniz ben bir şey bilmiyorum ?
*Eğer farklı alışveriş deneyimi elde etmek veya uygun fiyata ürünler (genelde 2’nci el ürünler) almak isterseniz, tam karşılığı olmasa da bizdeki “bit pazarlarını” andıran flea marketler/Loppemarkedler sizi bekliyor. Antikadan, sıfır ürünlere, ikinci el kıyafetten, yeme-içmeye kadar her şeyi buralarda bulabilirsiniz. Şu adres sizi en güzel flea marketlere götürecektir. https://www.fleamarketinsiders.com/flea-market-season-has-begun-in-copenhagen/
Yukardaki yerlerin dışında etrafında bolca kanallar barındıran şehirde kanal turları yapmak oldukça keyifli. Daha önce bu deneyimi yaşamadıysanız, kaçırmamanız gereken bir fırsat. Ayrıca ücretli/ücretsiz yürüyüş (Buradan https://www.neweuropetours.eu/) ve bisiklet turları da şehirde yapılabilecek en popüler aktivitelerden. Bu turlar sayesinde hem yeni insanlarla tanışabilir hem de İskandinav kültürünü yakından öğrenerek şehri gezebilirsiniz.
Buraya dikkat!
Kopenhag geziniz esnasında başınıza gelecek bir olaydan bahsetmek istiyorum. Orada bulunduğunuz süre boyunca, yolda, cafede, müzede, parkta, orada, burada kısacası her yerde sanki herkes sizi tanıyor gibi yüzünüze gülümseyecektir. Sebebinin, tüm güler yüzlü insanların burada toplanmış olması değil de, insanların, mutluluğun paylaşılan bir şey olduğuna ve paylaşıldıkça arttığına inanmaları. Hatta son dönemde oldukça popüler olan; “Danimarka usulü mutluluk sanatı: Hygge” adı verilen, patenti kendilerine ait bir akımları bile var. (Hygge hakkında detaylı bilgiyi buradan bulabilirsiniz) http://www.brandlifemag.com/danimarka-usulu-mutluluk-sanati-hygge/
Kopenhag’ta belki de dünyada en ilginç yerlerden birini bulmanız mümkün. Freetown Christiania! Özgür Şehir Christiania… Başlı başına ayrı bir yazıyı hak ettiği için onu ayrıca kaleme alacağım ?
Christiania için başka bir yazı yazalım dedik ama H17’den bahsetmeden geçmeyelim. En az Christiania kadar ilginç olan bu yer, madde bağımlıları düşünülerek oluşturulmuş. Toplumun her tabakasından en ağır maddeleri kullanmak isteyenlerin merkez noktası. Bir bakıma uyuşturucu kullanım noktası. Bu konu ile ilgili detaylı bilgileri de Christiania yazısına ekleyelim ?
İskandinav ülkelerinin bir diğer özelliği de, sizi barındırdığı günlerin sanki hiç bitmeyecekmiş gibi hissetirip, kısa süreliğine olsa da refahıyla sizi çarpıp günlerin nasıl geçtiğini anlayamamanıza sebep olması. Biz bulunduğumuz sürede her ne kadar kendimizi elf diyarında hobbit olarak hissetsek de çok sevdik seni Kopenhag!
Tasarım harkası Kopenhag’a kadar gelmişken yakınlarda ne var, nereleri de görmeden gitmeyelim derseniz,
- İlk olarak şöyle kafanızı kaldırdığınızda bile görebileceğiniz kardeş ülke İsveç’in 3. büyük şehri olan Malmö. Vaktiniz varsa burayı kesinlikle listenize eklemelisiniz. Hem farklı bir ülkeye geçiş yapıp, farklı bir şehri görme deneyimi, hem de özellikle gidiş ve geliş esnasında üzerinden geçeceğiniz muhteşem Oresund Köprüsü’nü görebilirsiniz.
- Yaklaşık 1 saat 15 dakikalık bir ulaşım mesafesiyle ulaşabileceğiniz Kronborg Kalesi.Bu kalenin en önemli özelliği, William Shakespare’in ünlü trajedisi “Hamlet”in geçtiği yer olması ve bu kaleden esinlenilerek yazılmış olmasıdır.
- Kopenhag’ın 40 km kuzeyinde bulunan ve Avrupa, hatta dünyanın en iyi modern sanat müzelerinden biri olarak kabul edilen, Louisiana Museum of Modern Art Müzesi. Mesafesine hiç kafanızı takmayın, manzarası büyüleyici. Oralara kadar gittiğinizde sizi hiç de pişman etmeyecek ve yoldaki yorgunluğunuzu kolayca atmanızı sağlayacak manzarası için bile gidilebilir.
- Uzayla ilgiliyseniz veya çocuğunuza farklı bir yer göstermek niyetindeyseniz, Tyhco Brahe Planetarium tam sizlik.
- 20 dakikalık uzaklıkta bulunan, dünyanın en eski tema parkı olan Bakken’i gezebilirsiniz. Özellikle çocuklu ailelere duyrulur! Hatta bebekli ailelere de 🙂 Bu arada “bebekle seyahat” nasıl sorusuna buradan cevap bulabilirsiniz.
- Önemli! Eğer günün birinde İzlanda, Faroe Adaları veya Grönland’a gidecekseniz, öncesinde Kopenhag’a uğrayabilirsiniz. Ne de olsa bu üç yer için ülkemizde Danimarka Konsolosluğu’ndan vize almamız gerekliliği ve İzlanda’ya en uygun uçuşların Danimarka’dan olması buna başlıca sebep.
Kısa kısa;
- Kopenhag, en güvenilir şehirler listesinde sürekli ilk 10 arasına giren bir yer.
- Dünyadaki ilk bisiklet otoyolunda bisiklet kullanabilirsiniz.
- Dünyanın en eski dövme dükkanı, Tattoo Ole’yi (1884) Nyhavn’da bulabilirsiniz.
- Danimarka monarşisi, dünyanın en eski monarşilerinden biridir.
- Dünyanın en küçük otellerinden birisi buradadır. Central Hotel & Cafe (1 odalı) http://www.centralhotelogcafe.dk/the-hotel/
- 4 kez dünyanın en iyi restoranı seçilen, Michelin yıldızlı NOMA’yı burada bulabilirsiniz. (aylar öncesinden rezervasyon şart) https://noma.dk/reservations/
- Mezarlık anlayışı biraz farklı. Mezarlıklar birer park alanı gibi görülmekte ve kullanılmakta. Güzel havalarda mezarlıklarda piknik yapanlar, köpeğini gezdirip, spor yapanları görürseniz şaşırmayın. En güzellerinden birisi; Assistens Cemetery.
- Bira severler için harika bir yer Kopenhag. Çeşit çeşit biralar bulabilirsiniz. Şüphesiz en popüleri Carlsberg ve Tuborg (evet Tuborg buraya ait).
- Dünyada pornografiyi ilk yasal hale getiren ülke Danimarka deseler inanır mısınız? 1967’de yazılı, 1969’da da görsel olarak serbest hale gelmiş.
- Danimarka bayrağının dünyadaki en eski bayrak olduğunu biliyor muydunuz?
- Neredeyse eğimin sıfır olduğu, dünyanın en düz ülkelerinden biri olan Danimarka’da kayak yapabileceğinizi biliyor musunuz? Copenhill Energy Plant and Urban Recreation Center. İşte yeni açılan bu kayak merkezi kış sporu sevenler için bir velinimet. Sadece kayak değil, yürüyüş ve koşu için de gidilebilir. (Kayak ücretli, diğerleri bedava ?.)