Huzurun egzotik adresi Seyşeller’e hoş geldiniz
Huzurun egzotik adresi; Seyşeller… Orası da neresi demeyin hemen; haritada pek bilinmeyen, adındaki “s” ile “ş” harflerinin yerlerinin karıştırıldığı, Hint Okyanusu’nda, harika egzotik plajlara sahip, 100’den fazla adalardan oluşmuş tropik bir ada ülkesi burası. Özellikle balayı rotası olarak düşünülse de, Seyşeller; egzotik bir adada tatil yapmak isteyen herkesin gidebileceği muhteşem bir ülke.
Seyşeller’e nasıl gidilir?
Seyşeller’e, toplamda 11 ülkeden direkt uçuş bulunuyor. Direkt uçuşlardan bir tanesi de ülkemizden. İstanbul’dan ortalama 8 saatlik direkt uçuş mesafesiyle Seyşeller’e ulaşabilirsiniz. Direkt uçulabilmesinin yanında en fazla 1 aktarma ile ülkemizden Seyşeller ‘e gidebilirsiniz. Seyşeller’in ülkemiz ile yaklaşık aynı boylamda bulunduğundan dolayı, seyahat esnasında sürekli güneye giderek, jetlag olunmadığının altını çizelim.
Seyşeller vize istiyor mu?
Seyşeller ülkemiz vatandaşlarından vize istemiyor. Burada şu hususa dikkat. Ülkeye giriş esnasında, pasaport kontrolü yapılırken sizden konaklama yapacağınız tesislerin rezervasyonlarını ve dönüş biletinizi göstermenizi isteyebilirler. Yanınızda bulundurmakta fayda var.
Seyşeller’e ne zaman gidilir?
Coğrafi konumunun ekvatora yakınlığı sebebiyle yılın neredeyse her dönemi sıcak (ortalama 30 derece). Kasım-Mart ayları arası daha az rüzgârlı, Nisan-Ekim arası ise daha fazla rüzgârlı ve nispeten daha nemli ve yağışlı.
Seyşeller’de nereler gezilir?
Seyşeller’de gezilecek bir hayli yer, daha doğrusu ada mevcut. Biz planlamamızı 3 ada üzerine kurduk. Uçağımızın da ineceği, en büyük ada olan Mahe, ardından Praslin ve son olarak da La digue. İlk rotamız ise La digue.
La digue adasına ulaşım komşu ada Praslin’e uçuş yapıp ardından feribot ile, ya da direkt feribot ile sağlanıyor. Biz giderken tercihimizi feribottan yana kullandık. (Biletlerinizi şu adresten www.seychellesbookings.com alabilirsiniz.). Dönerken de uçağı tercih ettik. (Mahe’ye dönüş)
Feribot iskelesi Victoria şehrinde. Havalimanı ile başkent Victoria arası 15-20 dakikalık sürüş mesafesinde. Havalimanının hemen önünden otobüs, taksi veya transfer hizmeti sağlayan araçlar bulabilmek mevcut. Dilerseniz feribot biletinizi alırken, yine bilet aldığınız siteden indirimli olarak transfer hizmeti de bulabilirsiniz. (Havalimanı demişken, öyle büyük bir yer beklemeyin. 1 adet, oldukça küçük bir free shop dükkanı olan bir yer burası. Fazla çeşit de maalesef bulamıyorsunuz. Havalimanında dolar/euro bozdurabileceğiniz döviz bürosu ve sim kart alım noktası mevcut)
İlk planımız Mahe-La digue yapmak. Yolculuk 1 saat 15 dk sürüyor. İlk olarak feribot Praslin adasına 1 saatte varıyor, oradaki yolcuları indirip La digue adasına 15 dk’da ulaşıyor.
Buraya dikkat!
Özellikle bu feribot hakkında şunu belirtmek istiyorum. Eğer deniz, uçak, araç vb. tutması gibi problemleriniz varsa veya hassas bir mideye sahipseniz, bu sürat feribotu size göre değil! Kesinlikle uzak durmanızda fayda var. Çünkü feribot aşırı süratli ve beni tutmaz diyenleri dahi tutan cinsten. (Beni tutmadı o ayrı 🙂
Feribot içerisinde ellerinde peçete ve poşetlerle hazır bekleyen görevlilerin fazlalığından, durumun ne kadar ciddi olduğunu anlarsınız. Peki bu durumda o adalara nasıl gidilecek? Alternatif olarak yukarıda da belirttiğim gibi, Mahe-Praslin arasını 20 dakikada kat eden minik uçaklarla bu sorun ortadan kalkmakta. Eğer belirttiğim siteden gidiş-dönüş feribot bileti aldınız ve kendinizi denemek istediniz. Giderken fena oldunuz ve dönüşü feribot ile yapmak istemiyorsanız, iade konusunda size yardımcı oluyorlar.
Feribot konusunu geçiyoruz. La digue adasına geldiğinizde, yüzünüze vuran rüzgar beraberinde size huzuru ve dinginliği de getiriyor. Ada oldukça küçük. Motorlu taşıt kullanılmıyor. Bunun yerine bisiklet ve golf arabalarına benzer araçlar var. Zaten adaya indiğinizde iskelenin karşısında sizi bir sürü bisiklet kiralayıcıları ve taksi şoförleri beklemesinden anlayacaksınız. Bunlar adadaki alternatiflerine oranla pahalı olanlar. Biraz yürüyerek, daha uygun alternatifler bulabilir ve pazarlık yaparak otelinize gidebilirsiniz. En popüler olan ulaşım aracı ise bisiklet.
La digue adasında nerede kalınır?
Adanın merkezi La passe. İskelenin olduğu yer. En merkezi ve kalabalık yer orası. La passe civarında birkaç market, restaurant ve hediyelik eşya dükkanları bulabilirsiniz. Ayrıca en uygun konaklama seçenekleri de yine La passe civarında mevcut. Daha bir ada olsun derseniz La passe dışına çıkmalısınız.
Biz La digue adasında okyanusa nazır güzel bir otelde kaldık. Otel indiğimiz feribot iskelesinden 1 km kuzeyinde. Adada çok büyük oteller bulunmuyor, havuz bulabildikleriniz büyük sayılıyor 🙂 Neredeyse tüm otellerin okyanusa kıyısı var. O yüzden özel bir isteğiniz yoksa her yerde kalabilirsiniz. Çünkü adanın tüm plajları halk plajı ve okyanusa oralarda gireceksiniz. Otellerin önlerindeki plajlar, diğerlerine kıyasla çok sönük çünkü diğerleri efsane 🙂
La digue adası, çok büyük olmayan, ancak etrafının da yürüyerek veya bisikletle dolaşılamayacak kadar büyük sayılan bir ada. Harika plajlara sahip. Hatta bazı plajları var ki kimi zamanlar dünyanın en iyisi unvanını bile almışlar.
La digue adasında ne yapılır?
Yaşamın son derece yavaş aktığı La digue adasının, dünyanın en iyi plajları arasında gösterilen plajlarında keyifli vakit geçirebilirsiniz. Toplam 18 adet plaja ev sahipliği yapan bu adanın belki de bu kadar popüler olmasının nedeni; sayısız kartpostalda yer almış, balayı kataloglarının kapak fotoğrafı, bilgisayarlarda masaüstü arka plan resmi olan Anse Source D’argent Plajı. Bu plajın neden dünyanın en iyisi olduğunu ise görür görmez anlayabilirsiniz. Plajın temizliği, kumun rengi, suya uzanan palmiyeler ve en önemlisi sadece Seyşeller ‘e has bir özellikte olan granit kayalar kartpostal gibi önünüze seriliyor.
Bu plaja ulaşmak için cüzi ücretli bir milli parka girmek gerekiyor. Plaja ulaşım esnasında park içerisinde bulunan, vanilya bahçelerini, coconut ağaçlarını, adanın ilk yerleşim yerlerinin kalıntılarını ve en önemlisi Seyşeller’e özgü ve onlarca yıl yaşayabilen dev kaplumbağa çiftliğini bulabilirsiniz.
Gel-git (metcezir) zamanına dikkat!
Bu arada plajlardan bahsetmişken gel-git zamanlarına dikkat etmeniz gerekiyor. Dünyaca ünlü plajlara suyun çekildiği zaman gidip de susuz kalmak hiç de iyi olmayacaktır.
Diğer belli başlı plajlar ise yine bisiklet mesafesinde ve en az Anse Source D’argent Plajı kadar güzel. Bu güzel plajlarda sabahtan akşama kadar güneşlenebilir, yüzebilir, şnorkel ile keşifler yapabilir, kitabınızı okuyabilir ve dinlenebilirsiniz. Önemli not; plajlarda işletme ya bir adet ya da hiç olmamakta. Bu sebeple suyunuzu, yiyeceğinizi yanınızda götürmekte fayda var.
Anse severe, Anse Patates, Petite Anse ve Grand Anse Plajları Seyşeller tatilinizde görülmeden dönülmeyecekler arasında. Grand Anse ve Petite Anse plajları diğerlerine oranla biraz uzak. Grand Anse plajının uzunluğu yaklaşık 350-400 mt. 1 adet ufak işletme var. Burada eksik olan tek şey gölge. Diğer plajlardaki ağaç gölgelerini burada bulamıyorsunuz. Sahilin en doğusunda bulunan kayaların yarattığı ufacık gölge belki işinize yarar.
Ek olarak La digue Adası’nda kano ile gezintiler yapmak ve yürüyüş grupları ile ada çevresinde tura katılmak da son derece popüler.
Seyşeller ‘in en büyük ikinci adası
Sıradaki adamız Praslin. Praslin; çok küçük sayılamayacak, hatta büyük bile sayılabilecek bir ada. Üzerinde yüzlerce otel ve 22 adet birbirinden güzel plajlar barındırıyor. Hatta dünyanın en iyi plajlarından biri sayılan Anse Lazio da burada. Otellerin bazıları ultra lüks ve en kalitelisinden golf sahaları bile mevcut.
Praslin La digue gibi bisiklet ile gezilmeyecek kadar büyük. Praslin’i gezmenin en kolay yolu da araç kiralamak. Trafik her ne kadar soldan akıyor olsa da yollarda çok fazla araç olmayışı bir avantaj. Bu arada kiraladığınız aracı kaldığınız yere kadar getiriyorlar, haberiniz olsun.
Araç ile adada nerede konakladığınızın önemi olmadan istediğiniz mesafeye kısa sürede ulaşabilirsiniz. Biz de ilk olarak Anse Lazio Plajı’nı tercih ediyoruz 🙂 Burası La digue plajlarına oranla biraz kalabalık, ama öyle çok aşırı düşünmeyin, gayet kararında. Turkuaz rengin buradan esinlenerek renk yapıldığını söyleseler inanırdım. Suyun rengi o kadar güzel ki yüzmeyip, seyretmek bile mutluluk verici. Plajın hemen gerisinde iki adet restoran da bulunmakta ve yemekleri de oldukça lezzetli.
Adanın diğer güzel plajları ise; Anse Volbert ve Anse Boudin. Anse Lazio kadar turkuaz olmasa da bembeyaz kumlar ve suya değen palmiye ağaçlarının güzelliği içerisinde okyanusun tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.
Dünya’da sadece Seyşeller ‘de yetişen meyve
Seyşeller’e ait endemik bir meyve olan Coco de mer’in en iyisini Praslin’de bulunan Valle de Mai Parkı’nda bulabilirsiniz. Bu endemik meyve sadece Seyşeller’de yetişmesinden ötürü oldukça özel. Bu meyve şekli itibariyle biraz tuhaf ama ne kadar değerli olduğunu görünce anlayacaksınız.
Elbette bu parkta sadece bu meyve yok, adaya ait diğer meyveler ve bitkiler hatta hayvanları da burada bulmanız mümkün. Yemyeşil tropik bitkilerin gökyüzünü görmenizi engelleyecek derecede sık bulunduğu bu parktaki dar patikalar ve sık bitki örtüsü, çocuklu seyahat edenler için biraz zorlayıcı olabilir. Praslin adasında eğer turkuaz sulardan çıkma fırsatınız olduğu takdirde, Siyah İnci Fabrikası’nı ve Praslin Müzesi’ni gezebilirsiniz.
Seyşeller ‘in en büyük adası Mahe.
Praslin’den ana ada olan Mahe’ye dönme vaktimiz geldi. Praslin’den küçük uçak ile dönüşü gerçekleştiriyoruz.
Seyşeller ‘in en büyük adası olan Mahe, üzerinde başkent Victoria’yı barındırıyor. Yine diğer adalarda olduğu gibi Mahe’de de çok güzel plajlar bulabilirsiniz. Ayrıca büyük oluşunun avantajından dolayı, çok yıldızlı otelleri, restoranları ve barları burada bulmanız mümkün.
Mahe adasını gezmenin en ekonomik yolu toplu taşıma, otobüs. Fiyatları çok ama çok ucuz. Evet otobüsler de doğru orantılı olarak çok eskiler. Otobüs ile adanın her yerine gidebilirsiniz.
Tek fark denize değil okyanusa sıfır oluş
Ada çevresinde toplam 38 adet plaj bulunmakta. Bunlardan en popüler ve büyük olanı ise, harika gün batımını da izleyebileceğiniz Beau Vallon. Kıyı boyunca bulunan harika otellerde kalabilir, kalmasanız bile günübirlik otellerden faydalanabilirsiniz. Burada konsept biraz ülkemiz otellerine benziyor. Denize sıfır bir otel ve havuz. Tek fark denize değil okyanusa sıfır oluş 🙂
Ayrıca Beau Vallon sahili boyunca bulunan restoranlarda ve seyyar satıcılarda (take away’cilerde), Hint ve Asya mutfaklarının karışımı olan “Creole” yemeklerini tadabilir, özellikle deniz ürünlerini ve tropik meyveleri uygun fiyata bulabilirsiniz. Benim gibi deniz ürünleri aşığı iseniz en ucuz ürünler burda haberiniz olsun!
Bu arada restoranlarda (take awaycilerde değil!) ödeyeceğiniz hesaplara otomatik olarak yüzde 5-10 arası servis ücreti eklendiğini bilin ki, hesabın yanlış olduğunu düşünmeyin.
Zamanında kolonisi olduğu İngilizlerin yapmış olduğu saat kulesi, yerel pazar ve Hindu tapınağı başkent Victoria’da görülmesi gereken diğer yerlerden. Eğer Mahe Adası’nı yukardan görmek isterseniz de, 905 metre yüksekliğindeki Morne Blanc Zirvesi’ne tırmanabilirsiniz.
Seyşeller ‘de başka nereler görülmeli?
Seyşeller ’de bu üç ada dışında görülebilecek onlarca ada bulunmakta. Genel olarak pahalı bir ülke olduğundan dolayı ulaşım da doğru orantılı olarak biraz pahalı. Bu sebeple diğer adalara bütçeniz elverdiği şekilde gidebilirsiniz. Bunların başında da, Silhoutte Adası, Fregate Adası, North Adası ve Bird Adası gelmekte. Özellikle birisini seçecekseniz Silhoutte Adası’nı görmenizi tavsiye ederim.
Bu güzel tropikal ülkeye giderken yanınıza almanız gerekenleri dikkatlice seçmenizi tavsiye ediyorum. Elbette her ihtiyacınızı orada da karşılamanız mümkün ama yine de sinek kovucu ilaçlar, etkin güneş koruyucular, güneş yanığı ve böcek sokması için kremler ve priz dönüştürücü gibi aletler çantanızda çok yer kaplamayacaktır.
Unutmadan, yanınıza alınacak malzemeleri içeren detaylı bilgileri “bebekli seyahat” yazımızda bulabilirsiniz.