Afrika’nın kuzeydeki kapısı, Cezayir.

Orayı nerden buldunuz, gidecek yer mi kalmadı sorularınız hazır mı? Ama durun bir dinleyin, belki sizi ikna edebiliriz. Dünya’nın 10’uncu, Afrika’nın en büyük ülkesini merak ettik desek? Ya da biraz Osmanlı, çokça Fransız, büyük ölçüde Arap olan bir ülke nasıl olabilirin cevabını arıyoruz desek? Olmadı mı? Peki, o zaman şunu deneyelim; sömürülen bir toplumun, Dünya üzerinde verilen en zorlu bağımsızlık mücadelesinin hikayesini yerinde dinlemek istedik olsa? Her haliyle farklı olan Afrika’nın kuzeydeki kapısı Cezayir ’den merhaba.

Resmi adı “Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti” olan, sıradanlıktan uzak, arşiv gezi güzergahlarıyla alakasız, tarihi, kültürü ve kimliği olan farklı bir ülke Cezayir. Farklı derken bir Kuzey Kore, Grönland ya da Japonya değil belki ama ülke adının başkenti ile aynı oluşu gibi temel esaslardaki ilginçlikler bir hayli fazla.

Dünya’da en fazla petrol çıkarılan 16’ncı ülke

İlginç derken, Dünya’da en fazla petrol çıkarılan 16’ncı ülkenin Cezayir olduğunu biliyor musunuz? Peki en çok doğalgaz çıkarılan 10’uncu ülke olduğunu? Ya da demir, uranyum, altın ve elmas rezervleri bakımından oldukça zengin olduğunu duymuş muydunuz? Peki bu kaynaklar doğrultusunda anlamamız gereken Cezayir zengin bir ülke mi? Cezayir, her yıl 8 milyar dolar bütçe fazlası veren ve dış borcu olmayan bir ülke! Evet yanlış duymadınız. Bütçe fazlası veren ve dış borcu olmayan.

Evet ekonomi iyi, ülke varlıklı sayılabilir ama bireylerin çoğu fakir. Ülkenin kazançları iyi olsa da vatandaşları bu kazançlardan çok pay alamıyorlar. Her dört Cezayirli ‘den biri günlük bir doların altında gelirle yaşamasından, ekonomi ile görünen arasında uçurum söz konusu.

Cezayir petrolün dünyada en ucuz olduğu 4’üncü ülke. Benzinin litresi yaklaşık 9 TL. (Su 10 TL, yani sudan ucuz gerçekten) Akaryakıtın pahalı olmadığı bir yer kesinlikle ucuzdur diyemeyiz elbette ama akaryakıtın ucuz olmasının büyük bir kuvvet çarpanı olmasıyla, Cezayir gerçekten ucuz ülkeler kategorisinde.

Kullanılan para birimi Cezayir dinarı (DZD). 1 TL yaklaşık; 5 DZD. (30 Eylül 2023). Para demişken bu konuda da bir ikilem söz konusu. Öncelikle Cezayir’e gelirken sakın TL getirmeyin çünkü bozdurmanız çok güç. En çok tercih edilen Euro ve Amerikan doları. Ülkede bu paraları kullanabilirsiniz ama yerel para birimi olan Cezayir Dinar’ı her zaman tercih sebebi ve hatta bazı yerlerde tek tercih.

Bu sebeple yanınızda getirdiğiniz dövizi bozdurmak yapılacak ilk işlerden birisi. İşte buraya dikkat! Ülkede makasın çok büyük olduğu 2 farklı kur uygulanıyor. (%40 – %50 farklı) Birincisi daha düşükten bozdurulan, resmi kur olan banka kuru, ikincisi ise banker/şahıslar tarafından daha yüksekten bozdurabileceğiniz serbest kur. Örneğin; 1 USD şu an Cezayir’deki bankaların kuru ile 137 DZD iken, bankerlerde/şahıslarda bunu 210 DZD ‘ye bozdurmanız mümkün.

Dünya’nın en yüksek minaresinin bulunduğu yer

Bu aradaki fark kadar yüksek olan bir başka şey daha var başkent Cezayir ’de. 267 mt yüksekliği ile Dünya’nın en yüksek minaresi, hatta Afrika’nın en uzun yapısı. “Djamaa el Djazaïr” bir camiden fazlası. Yapımı 1 milyar dolardan fazlaya mal olmuş, ibadet yerinin yanı sıra, müzesi, konferans salonu, bir milyondan fazla kitap içeren kütüphane, amfi tiyatro, otel, seminer odaları, alışveriş merkezi, restoranlar, eğlence parkı içeren dev bir kompleks. 5 imamı, 5 müezzini olan Djamaa el Djazaïr öylesine büyük ki, Mekke ve Medine’deki camilerin ardından büyüklük bakımından üçüncü sırada.

Djamaa el Djazaïr kadar gösterişli olmayan bir yer var sırada. “Kasbah”, geleneksel mimarinin kalıntıları arasında, köklü bir topluluk duygusuyla ilişkili varlığını sürdüren kentsel yapıya verilen ad. Birçok yazıda “kasaba” kelimesinden türediği yazılsa da tam olarak öyle değil. Amazigh (Tamazight) yani Berberi dilinden türeyen bir kelime.

Bu arada Cezayir’in 2 tane resmi dili var. Biri Arapça diğeri de Berberice. Ama bu iki dilin yanı sıra herkes Fransızca biliyor ve konuşuyor. Hatta Dünya’daki en büyük 2nci Frankofon ulus olma özelliğine sahipler. (Frankofon; Fransızca konuşan kimse için veya çoğunluk olarak Fransızca konuşanlara verilen isim) Öyle ki resmi dil olmamasına rağmen dergiler, gazeteler, tabelalar ve çoğu TV kanalı dili Fransızca. Fransızca konuşulsa da biz buram buram Arap kokan, başkent Cezayir ‘in en turistik ve en rustik mekanlarını barındıran Kasbah’la devam edelim.

Cezayir’in en turistik ve en rustik yeri; Kasbah

1500lü yıllarda Osmanlı Devleti tarafından etrafı surlarla çevrilen, dar sokakların otantik evleri birbirinden ayırdığı, ortak kullanım alanlarına sahip bir yer Kasbah. İç içe geçmiş her bina birbirinden güzel ayrıntılara sahip. Her birinin kendine has dokusunu ve yaşanmışlığını ise görmemek mümkün değil. Yıkılan duvarlarının sağlam olduğu dönemlerde Kasbah’a girmek için 4 veya 6 kapı kullanılır ve her gece farklı bir kapı açık tutulurmuş. İçerde yaşayanlar da o kapıyı bilir, farklı bir kapı deneyen kişiler ise tehdit olarak algılanıp öldürülürmüş.

Kasbah, Fransa’ya verilen bağımsızlık mücadelesinde dönemin ana üssü olmuş olmasından Cezayirliler arasında özel bir yere sahip. Sadece Cezayirliler değil, UNESCO da Kasbah’ı 1992 yılında Dünya Mirası ilan ederek tüm insanlık adına özel bir konuma dahil etmiş. Geleneklerin harmanlandığı, kendine özgü karakterlere sahip binaların, içine çeken ayrı güzellikleri ile halen içinde yaşayan insanların tüm kaosa ve karmaşaya inat güler yüzlerini sizden esirgemedikleri Kasbah’a mutlaka uğramalısınız.

Başkent Cezayir ’de başka uğramanız gereken yerler de var. Hatta mutlaka uğrayın ki dini bir mekânda başka bir din için dua edilmesi örneğini barındıran belki de dünya üzerindeki tek yer olup, misyonerlik çalışmaları Afrikalılar üzerine yoğunlaşılarak siyahi olarak tasvir edilen Hz. İsa figürüne sahip Notre Damme D’afrique Kilisesi’ni, ardından, fayans duvarlar, ahşap işçilikli ferforje çubuklar, harikulade mermerler ve eşsiz konsollarla buram buram Osmanlı kokan, 1576 yılından günümüze Kasbah’ın denize açılan kapısı, istisnai bir karaktere sahip “Palais des Rais”i ve az ilerdeki Unesco mirası Keçiova Cami’sini yerinde görün.

Cezayir’in size göstereceği daha çok şey var!

Bu tarihi eserlerin yanı sıra 3 palmiye yaprağının göğe uzanan 90 metrelik halleriyle, bağımsızlık mücadelesinde ölen Cezayir liler anısına dikilen “Şehitler Anıtı”nı zaten istemeseniz de şehrin her tarafından göreceksiniz.

Ama hayatını kaybedenlere saygılarınızı sunmak ve ülkenin özgürlük yolculuğunu daha iyi anlamak için Şehitler Anıtı’nı yakından görmelisiniz. Hayır, yakından daha farklı görüleceğinden değil, altında bulunan “Ulusal Mücahit Müzesi” ne yapmanız gereken geziden ötürü. Sömürgecilik tarihinde yaşananların tüm gerçeklikleriyle gözler önüne serildiği bu müze sizi oldukça hassaslaştıracağından emin olabilirsiniz.

Ama merak etmeyin müzeden sonra tüm enerjinizi toplayabileceğiniz, keyfinizi yerine getirecek bir yer var. “El Hamma Botanik Bahçesi”. Belki de Fransızların bu ülkeye yaptığı tek iyilik!

Fransızların bu ülkeye yaptığı tek iyilik!

Kendinizi Afrika’da değil de sanki Güney Amerika’da bir yerde hissetmenizi sağlayacak, yemyeşil ağaçların, yüzlerce bitki türünün, yürüyüş yollarının, süslü çeşmelerin, hayvanat bahçesi ve sanat müzelerinin bulunduğu 54 hektarlık dev bir bahçe burası. Aşırı sıcak yaz günlerinde serinlemek, ailecek güzel vakit geçirmek ya da şehrin karmaşasından bir nebze uzaklaşmak isteyen Cezayirlilerin gerçekten de Fransızları minnetle andığı tek nokta olabilir. 2nci Dünya Savaşı ve Cezayir iç savaşında çok fazla zarar görse de şu an tam anlamıyla bir rehabilitasyon merkezi!

Büyük ölçüde çölden oluşan ülkede böylesine büyük ve güzel bir yeşil alan görmek gerçekten şaşırtıcı. Aslında şaşırtıcı olan Cezayir ‘in ilginç iklimi diyebiliriz. Çok değişken bir iklime sahip olan ülkenin bazı bölgeleri neredeyse hiç yağmur almazken (yılda 25,4 mm’den az), bazı yerlerinde ise yılda 760 mm’ye kadar (Londra’dan daha fazla) yağış görülmekte.

Ülkenin kuzey kesimleri ılıman bir iklime sahipken, güneyde kuru ve aşırı sıcak bir iklim hakimdir. Hatta bu durumdan ötürü Cezayir’e kiraz ve hurma ülkesi tabiri yapılmakta. Serin kuzeyde yetişen kiraz, kuru sıcakta yetişen hurma. Bu arada yetiştirdikleri “Deglet Nour” hurması Cezayirliler tarafından Dünya’nın en iyi hurması olarak kabul ediliyor ve ülke için önemli bir ihracat ürünü.

Ülke topraklarının yalnızca %4’ü ekildiği için tarım ürünleri gerçekten maalesef bol miktarda değil. Tek bolluk bakla ve incirde. (Bakla üretimi konusunda dünyada 1’inci, incirde ise 5’inci sırada) Tarım gibi hayvancılık ve balıkçılık da maalesef çok verimli değil Cezayir’de. Özellikle denize bu kadar uzun kıyısı olmasına karşın, balıkçıların; “Akdeniz’de balıkların eceliyle öldüğü tek ülkedir Cezayir” demelerine sebep bir azlık söz konusu. 

Cezayir’de alkol satışı yasak mı?

Oysa 1200 küsür km denize kıyısı var dediğimde, “oh ne de güzel balık restoranlar vardır orda” diye iç geçirenler olmuştu değil mi? Bu arada balık restoranlar yine var ama çoğu alkolsüz. Ülke restoranlarında alkol satışı yasak. Oteller bu kapsamın dışında. Alkol yerine çay var içerseniz. Evet çay var hem de her yerde!

Milli içecekleri; nane çayı. Tüm restoranlarda, kafelerde, sokaklarda, evlerde çok miktarda da tüketilmekte. Hatta çaya yüklenen farklı anlamlar bile söz konusu. Örneğin bir misafirliğe gittiğinizde çay ile hurma ikramı “hoş geldiniz” demekmiş. Hatta öyle ki, çayın 3 bardaktan fazlası ikram edilir ve sizden de bunu içmeniz beklenirmiş. Bu arada misafirlikten konu açılmışken, Cezayir’deki bir evde yemek yediğinizde, yemeğinizin bir kısmını tabağın sonuna bırakmalıymışsınız. Çünkü bu, ev sahibinin sizi yeterince besleyebildiğini gösterirmiş.

İyimserliğin ulusal bir özellik olarak kabul edildiği Cezayir ’de halk oldukça neşeli, güler yüzlü ve rahat. Kültürleri Fransız Galya ile Arap geleneğinin bir karışımı olan Cezayirliler hem yerli halka hem de turistlere karşı sıcak ve dost canlısı tutumlara sahip olup misafirperverliğe de aşırı önem vermekteler.

“Bu kadar yardım sever olmalarının bir sebebi olmalı” demeden edemeyeceksiniz!

Bize benziyormuş demeyin hemen, burada farklı bir şey var! Neden bu kadar pozitif oldukları ara sıra acaba bir iş mi gelecek başımıza dedirtmiyor değil! Süreklilik arz eden ikramlar ve ısrarla yardım etme çabalarının yanında, yeme, içme hatta size nakit yardımı yapacak kadar cömertlikte insanları görünce, Cezayir hakkında ne kadar da ön yargılıymışız diye utanabilirsiniz.

Hatta bazı konularda da Cezayir’in diğer Afrika ülkelerini açık ara utandırdığı da aşikâr. Cezayirli hakimlerin yüzde 60’ı, avukatların yüzde 70’i, ülkedeki öğrenci nüfusunun yüzde 60’ından fazlası kadınlardan oluşmaktaymış. Maalesef ülkenin her tarafında durum bu şekilde olmasa da Afrika’da konuşlu bir Arap ülkesi geneli adına güzel bir istatistik elbette.

Şu ana dek Cezayir’in dışa açılan kapısı başkent Cezayir’den bahsettik, oysa ülkenin bambaşka yüzü Sahra Çölü ve orada yaşayan Berberi halkları, turizm cenneti Oran’ı, köprüleriyle ünlü Konstantin’i ve az önce bahsettiğim yaşam tarzlarının çok farklı olduğu M’zab Vadisi’ni gezmeden buralardan ayrılmayın. Unutmadan Cezayir, Afrika’nın ne kadar kuzeyinde olursa olsun yazları aşırı sıcak bir ülke. Bu nedenle ekim ayından mayıs ayına dek plan yapmanızda fayda olacaktır.

Belki birçoğunuzun listesinde olmayan bir ülke Cezayir, bizim de öyleydi ama gördüklerimiz, dinlediklerimiz ve hissettirdikleri ile iyi ki gelmişiz dediğimiz yerler arasında çoktan yerini almış durumda! İlk başlarda bahsettiğim farklılıkların fazlası için Cezayir sizi bekliyor!