PLOVDİV

Filibe ‘de Mutlaka Görülmesi Gereken 25 Yer!

Avrupa’nın en eski şehrinin ülkemizin hemen yanı başında olduğunu biliyor muydunuz? Bilmemenize sevindim. Biliyor olsaydınız çoktan Filibe’ye gitmişsiniz diyebilirdim. Ama buradaysanız belli ki Filibe planları yapılmakta! O zaman Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri Filibe’ye hoş geldiniz!

Filibe ya da Bulgarca adıyla Plovdiv, Antik ve modernizmin harmonisi ile oluşmuş, zengin kültürel hayatı, paha biçilmez tarihi eserleri, rahat atmosferi ile tam bir cazibe merkezi.

Henüz gezginler arasında adının üst sıralarda olmamış olması sizi aldatmasın, Filibe’yi ziyaret edip de sevmeyen kimseye tarihte rastlanmamış. Sebebi ise, her an bir orta çağ atlısının önünüze çıkacakmışçasına gezdiğiniz “Eski Şehir”, sizi 10 yaş gençleştirecek mekanlara sahip “Kapana” ve çok daha fazlası.

Sizin için hazine sandığındaki en parlak taşları seçtim! Gelin daha fazla uzatmadan Filibe’de mutlaka ziyaret edilmesi gereken 25 yere bir göz atalım

1. Antik Roma Tiyatrosu: Filibe şehrinin simgesi desek yanlış olmayacak; “Antik Roma Tiyatrosu”. 3000 yıldır ayakta olan, dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biri. Öyle ki 3500 kişi kapasitesi olan tiyatro, çeşitli konserler ve festivallere de ev sahipliği yapmakta. Yaz mevsiminde gelme planı yapıyorsanız, etkinlik takvimine bir göz atın derim. En güncel etkinlikleri buradan bulabilirsiniz.

2. Roma Stadyumu: Filibe ‘de şehrin merkezinde, sanki tüm şehri sırtına almışçasına duran yerin adı; “Roma Stadyumu”. Şehrin en ünlü yürüyüş caddesinin hemen başladığı yerde, 2’nci yüzyıldan beri sizi bekliyor. Tepesinden bakacağınız gibi, aşağı inerek, sizin için hazırlanan 3 boyutlu filmi izleyebilir ve antik stadyumun görkemli geçmişine bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

3. Cumaya Cami: 1369-1389 yılları arasında Osmanlı Devleti tarafından yapılan ve ibadete açık olan şehirdeki en büyük ve en süslü cami. Adı Cuma namazından gelen caminin bulunduğu yere Filibe merkez desek yeridir. Dilerseniz cami yanındaki restoranda Türk yemekleri ve Türk kahvesi yiyebilirsiniz.

4. Kynaz Aleksandır Caddesi: Karşılıklı mağazaların, kafelerin, restoranların ve sokak sanatçılarının olduğu “Kynaz Aleksandır Caddesi”, Avrupa’daki en uzun yaya caddelerinden birisi. Araç trafiğine kapalı olan bu cadde minyatür İstiklal Caddesi. Tek eksiği tramvay.

5. Etnoğrafya Müzesi

Bulgaristan, özellikle de Filibe ve yakın çevresine ait yaklaşık 40bin eser olduğu söylenen bu müze, müze severler için kaçırılmaması gereken bir yer. Daha müze içine girmeden kıvrımlı çatısı ve dış cephe süslemeleri ile sizi etkilemeye çalışacak, dikkat!

6. Nebet Tepe: Filibe şehri toplam 7 adet tepe üzerine kurulmuş. Ancak bunlardan bir tanesinin (Markovo) ortadan kalkmasıyla günümüzde 6 adet tepeden ibaret. Tepelerin isimleri ise oldukça tanıdık; Nöbet-Cehennem-Saat-Taksim-Bunarcık-Cambaz. Üzerinde antik kalıntıların en çok olduğu, diğerlerine göre daha ilgi çekici olup, Filibe’yi kuş bakışı izleyebileceğiniz en güzel yer.

7. Roman Forum: Şehir postanesinin yanında, sakince ziyaretçilerini bekleyen bir açık hava müzesi. Sadece ayakta kalan sütunlarından ibaret sanmayın. Etrafınıza dikkatlice bakmaya devam ederseniz daha fazlasını bulabilirsiniz. Hatta Kynaz Aleksandır Caddesi üzerindeki mağazalarda kendinize bir kıyafet ararken bir antik kalıntı bulmanız bile söz konusu.

8. Tsar Simyon Bahçesi ve Singing Fountains: Filibe ‘de, doğanın kokusunu içinize çekebileceğiniz en güzel yerlerden biri. Harika peyzajı, sayısız yürüyüş parkuru, keyifli çocuk oyun alanları ve tabi ki gelme sebebiniz olması kuvvetle muhtemel şarkı söyleyen su fıskiyeleri. Tasvir edilenden en ufak bir eksiklik asla yok. Çünkü bu fıskiyeler gerçekten şarkı söylüyorlar! Ama onların en güzel performanslarını görmek için akşamı beklemenizi öneriyorum.

9. Hisar Kapı

Bir zamanlar Nöbet Tepe’nin giriş kapısı olarak da kullanılan bu kapı, üzerine kurulu cumbalı evler ile göz alıcı bir ihtişamla hala ayakta. Hisar Kapı’nın olduğu sokağın her iki tarafından da mükemmel fotoğraflar çekebilirsiniz, haberiniz olsun.

10. Kamenitsa Su Merdivenleri: Kynaz Aleksandır Caddesi üzerinde ilerlediğinizde sağ tarafınızda “Kamenitsa Su Merdivenleri” mutlaka gözünüze çarpacaktır. Merdivenin yanı başında duran size kulak kabartmış “Milyo” heykeli ve Filibe ‘nin Avrupa Kültür Başkentliği yaptığı 2019 yılında monte edilen ve şu an kentin simgesi olan “Together” panosu görülmeye değer.

11. Nayden Gerov Caddesi: Durun! Kamenitsa Su Merdivenlerive önündeki simgeyi görerek geçip gitmeyiniz. Merdivenleri çıkarak ulaşacağınız “Nayden Gerov Caddesi”nde sizi renkli güzellikler beklemekte. Cadde üzerinde bulunan binalara çizilmiş rengarenk resimler gerçekten Filibe’de esen gençlik rüzgarlarının en güzel örnekleri. Rahat yaşamların yavaşça aktığı Filibe ‘de bu sokak sanatlarını görmemek olmaz.

12. Aziz Konstantin ve Aziz Elena Kilisesi: İçi ayrı dışı ayrı süslemelerle bezeli “Aziz Konstantin ve Aziz Elena Kilisesi” gerçekten görülmeye değer. 4. yüzyılda pagan bir tapınağın kalıntıları üzerine inşa edilmiş, kentin en eski Hristiyan dini mekânı. Özellikle dış cephe süslemelerindeki ayrıntıları kaçırmayın!

13. Lamartin Evi

Filibe ’de simetrisi en güzel müze ev. Antik Roma Tiyatrosu’ndan kısa bir yürüyüşle ulaşacağınız bu ev, adını 1833 yılında burada konaklayan Fransız siyasetçi Lamartin’den alıyor.

14. Mevlevihane: Şu an lüks bir restoranın hizmet verdiği “Osmanlı Mevlevihanesi”, Müslüman olan Dervişlerin manastırı olarak tanımlanıyor. Birtakım kaynaklara göre Mevlana’nın da burada bulunup, sema ettiği bahsediliyor. Renkli dekorasyonu ve ahşap oyma süsler görülmeye değer.

15. Kapana: Modern tarzda ve günümüz mimarisine uygun olarak inşa/dekore edilmiş bina, kafe ve restoranların olduğu; “Kapana”, kapan yani tuzak anlamında aslında. Ama neyi mi kapıyor? Tabi ki sizi! Merak etmeyin, içinden çıkmak istemeyeceğiniz bir tuzak olacak.

16. Alyoşa Anıtı: Varlığı biraz tartışmalı olsa da tarih tarihtir diyerek, Filibe manzarasını bir de bu taraftan göreyim diyenler için güzel bir nokta. Peki neden tartışmalı derseniz, Anıt, II. Dünya Savaşı sırasında ülkenin Sovyet işgali sırasında Sovyet kayıpları için dikilmiş bir anıt görevi gördüğü için. Yakından göreceklere uyarı, yürüyüş yaklaşık 30-40 dakika sürmekte.

17. Bachkovo Manastırı

Filibe merkezine sadece yarım saat mesafede, ülkenin Rila Manastırı’ndan sonra gelen en büyük manastırı. 1083 yılında kurulmuş olup, etkileyici büyüklüğü ve zengin tarihiyle halen sağlam bir şekilde ayakta durmakta. Doğayla bütünleşmiş halde bulunan manastırı tarihi bina severler mutlaka listenize ekleyin.

18. Klianti Evi Müzesi: 1816 yılında inşa edilen bina, Bulgar Milli Uyanışı döneminden kalma en eski korunmuş evlerden biridir. Ev, Filibe ‘de mimari ve dekoratif sanatın gelişiminde bir zirve olarak kabul edilir. Zengin sanatsal dekorasyonu, geometrik desenlerle bezeli duvarları ve özellikle ahşap tavanları görülmeyi hak eden cinsten.

19. Hindliyan Evi Müzesi: Mavi severler buraya! 1835’li yıllarda ev sahibinin sık sık Hindistan’a gitmesiyle kendisine takılan bir lakap aslında “Hindliyan”. Güzel bir bahçeye bakan avlusu, süslü duvarları ve içerisinde Hindliyan’ın gezdiği şehirlerin resmedildiği duvarlar. Bunların yanında farklı simetrisini ve içinde bulunan eşyaların sofistike tasarımlarını da merak edecek olursanız Hindliyan Evi sizi bekliyor.

20. Tarih Müzesi: “Filibe Tarihi Müzesi”, şehrin en çok ziyaret edilen müzesi olarak karşımıza çıkmakta. Müze 1952 yılından bu yana ziyaret edilebilmektedir. Müze içerisinde sergilenen 60 bin tarihi eser bulunmaktadır. Müze tarafından ziyaretçilere rehber verilmesi, sanırım en çok ziyaret edilme sebebi olabilir 🙂

21. Balabanov Evi

19’uncu yüzyıldan kalma bir başka görsel sanat. Odaların konumu, resimli nişleri ve ana merdiveni ile tam anlamıyla Filibe mimarisini yansıtmakta. 1935’te yıkılıp 1979’da tekrar kullanıma açılan Balabanov Evi’nde günümüzde, sergiler, konferanslar, toplantılar düzenlenmektedir.

22. Asen Kalesi: Tıpkı Bachkovo Manastırı gibi Filibe’ye yarım saatlik sürüş mesafesinde. Hatta Bachkovo Manastırı ile neredeyse yan yana. Yani bu rotaya gittiğinizde bu iki muhteşem yeri görebilirsiniz. Asen Kalesi, geçmişi Trakyalılara dek uzanan, hâkim konumda ve çok iyi bir mimari ile yapılmış görülmeye değer bir kale. Kalenin bulunduğu Asenovgrad kenti ise ilginç bir özelliğe sahiptir. Tarihin en başarılı halter sporcularının yetiştiği yerler, Türkiye, Kırcaali ve Asenovgrad’mış. Hatta Naim Süleymanoğlu’nun babası Asenovgrad doğumluymuş.

23. Çifte Hamam: Bulgarca “Starinna Banya” olarak bilinen, Osmanlı’dan kalma, antik mozaiklerle kaplı bir alanın temelinde bulunan ve günümüzde müze olarak hizmet veren bir tarihi eser. Şehirdeki iyi durumda kalan Osmanlı eserlerinin peşindeyseniz, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

24. Hipokrat Müzesi: Saborna Sokağı üzerinde bulunan tarihi Hipokrat Müzesi, hekimlik yemininin babası Hipokrat, tıp tanrısı Asklepios, tıp tanrıçası Hygia’nın dış cephedeki büstleri ve içerisindeki ilaç raflarıyla küçük bir eczacılık müzesi işlevi gören farklı bir yer. Konuyla ilginiz olsun olmasın eminim daha önce böyle bir müze gezmediniz.

25. Ulusal Arkeoloji Müzesi

Resmi kaynaklara göre Filibe milattan önce 6000 yılından beri yaşam sürülen ve bu özelliği ile Avrupa’nın en eski şehri unvanına sahip.  İlk yaşayan topluluğun Trakyalılar olduğu düşünülen şehrin adı, Büyük İskender’in Babası Philip’den geldiği düşünülüyor. (Philippois>Filibe). Bu kadar eski geçmişi olan bir yerin arkeoloji müzesinin nasıl olacağını bir düşünün. Çok çeşitli eserler, heykeller, mozaikler, hazineler, sergiler ve çok daha fazlası Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sizi bekliyor.

Bulgaristan ve Sofya hakkında daha fazla bilgi için “Komşudan da yakın, BULGARİSTAN” başlıklı yazı sizi bekliyor.